2 Ocak 2011 Pazar

Aşk Meşk Kronolojim Bölüm İki

not: bir evvelki bölüm olan (bkz: aşk meşk kronolojim )in devamıdır. isimler, kişiler beni hatırlayıp yeniden askıntı olmasınlar diye değiştirilmiştir.

ilkokul birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar beraberdik tuğçe'yle... muazzam bir çalışkanlık rekabeti vardı aramızda. zannediyorum bu sebeple öğretmenimiz, kürsüsünün hemen önündeki sıraya oturtmuştu ikimizi. sanırım ikinci sınıfın başından beşinci sınıfın sonuna kadar öyle devam ettik.

okumayı ilk ben sökmüş, kırmızı kurdelayı yakama ilk ben takmıştım. ikinci, tuğçe olmuştu. matematik dersinde öğretmenimiz tahtaya ikişerli ikişerli kaldırıp soru çözdürürken birbirimizden daha hızlı çözmek amacıyla abidik gubidik çarpık çurpuk yazdığımızı hatırlıyorum.

fakat bunca rekabete rağmen inanılmaz kibardık birbirimize karşı. aramızdaki rekabet asla teneffüs konuşmalarımıza yansımazdı. bu yönümüze şu anda ben de şaşırıyorum. ders ziliyle başlayan bu muazzam rekabetin teneffüs ziliyle sonlanma centilmenliğini nasıl edinmişiz, garipsiyorum.

derken 5. sınıfın sonlarında sınıftaki en yakın arkadaşlarımdan fehmi, yıl sonu müsamereleri sırasında aşkını itiraf etmişti buna. itiraf etti dediğim de, kulis dediğimiz yerde toplanmıştık öğrencilerle ve herkesin içinde "seni seviyorum," demişti.

bir erkeği böylesine kıskandığımı hatırlamıyorum. tuğçe ciddiyetinden zerre kadar taviz vermemişti ama bütün sınıf alkışlamıştı pezevengi. aklımdan "benim niye aklıma gelmedi bunca zaman," gibisinden düşünceler geçtiğini hatırlıyorum. çok sinirlenmiştim.

derken birkaç gün geçmemişti, gürkan isimli bir arkadaşıma (sınıfın en piçiydi) sebepsiz yere fehmi ve tuğçe arasında yaşananlardan duyduğum nefreti itiraf etmiştim tüm iyi niyetimle... "seviyor musun lan yoksa," dedi bana. biraz düşündüm sanırım. veya başlarda yok mok çekmişimdir. ama sonunda "evet," demiştim, hatırlıyorum. o anda ben de anlamıştım hâlimi...

o gürkan'ın ben anasını sikeyim. gitmiş tuğçe'ye söylemiş piç "olly seni seviyor," diye. benim haberim bile yok tabii...

teneffüs sonunda geçtim yerime, oturdum. tuğçe cam kenarında sıraya dirseğini koymuş, yüzünü elinin üzerine oturtmuş, bana bakıyordu; dün gibi hatırlıyorum. ben koridor tarafındaydım ve bir an, gayriihtiyâri döndürdüm ona doğru başımı. bana bakıyordu ve gülümsüyordu. ağzından çıkan cümle tam olarak şunlardı:

- "sen de mi ahmet?"...

o ana kadar hayatımda öylesine utandığım bir anı hatırlamıyorum. hemen başımı döndürdüm önüme ve öğretmenimizin gelmesini bekledim. birkaç gün kalmıştı zaten okulun kapanmasına... diğer günlerde götüm götüm kaçtım tuğçe'den... başka sırada, başka arkadaşlarımın yanına oturduğum bile olmuştu. hiçbir şekilde konuşmadım ve yüzüne bile bakmadım. keşke "evet," deseydim amk... ya da demediğim iyi olmuş, bilemiyorum.


0 yorum:

Yorum Gönder

About This Site

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Followers